top of page

LET THE WORLD INSPIRED BY

OUR INNOCENCE.

KOVA DOLUNAYI

İçimizden geldiği gibi de davransak kendimize günlük hayatta kullanmaya uygun bir kişilik de uydursak diğerleri için belli gruplara dahiliz ve dolayısıyla bazı genellemelerin içinde kalıyoruz. Bu zihin için ve sistem için işleri kolaylaştırıyor. Bu jenerasyon bu müziği dinler, uzun boylular şunu sever, Avrupalılar şöyledir, hangi yaş grubuna aitsen o kutucuğu işaretle, kısa saçlı olmanın getirdiği etiketlerden bık, saçını uzat ve uzun saçlı olmanın etiketlerine merhaba de. Eskisi gibi olmadığımız ama ne olduğumuzu bilmediğimiz bu günlerde dolunay ait hissetmediğimiz etiketlerin içinde sınırlı bir şekilde hareket edebildiğimizi hatırlatıyor ve bizi belki de zaten hiç ait olmadığımız gruplardan kendimizi azad etmeye davet ediyor. Akranlarımıza uyum sağlamak zorunda kalarak başladığımız sosyalleşme maceramız, büyüdükçe sevdiğimiz yazarlardan siyasi görüşlerimize, medeni halimizden tatil yapma şeklimize kadar bölünerek ilerliyor. İlkokulda dışlanmamak adına aklını çalıştırmaya ve kimin neyi sevdiğini anlayarak arkadaşlık kurmaya başlayan çocuk aynı stratejilerle ilerlediğinde yapmaktan zevk almadığı hobilerle, orada bulunmaktan zevk almadığı etkinliklerle dolu bir hayatın içinde kalıyor. Dışlanmamak adına uyum sağlamayan çocuk eğer ilkokulda, mahallede vs. kendisiyle alakasız bir ortama düştüyse o da her yerde ayrık otu olacağını düşünerek hareket edebiliyor. Özellikle de birilerini kendimizden üstün görüyorsak onunla benzer seçimleri yapabilmek için kendimizi ezip geçebiliyoruz ve/ veya benzer durumda uyum sağlayamadığımız anda karşıdaki kişiyi eleştirerek, onun kusurlarını bularak kendimizi iyi hissetmeye çalışabiliyoruz. Bu kategorileştirmeden bıktığımız ve her türlü ayrımcılığa karşı olduğumuz noktada daha fazla kategorinin ortaya çıkmasını engelleyemiyoruz çünkü zihnimiz her şeyin üstüne etiket yapıştıran sonra da benzer etiketleri olanları aynı dolaba koyan ve bunu yapamadığında zorlanan bir arşivci. Dolunay zihnin etiketlemelerinden, diğerlerinin kafasında hangi kutucukta olduğumuzu düşünmekten vazgeçip kendimizi bu uyum sağlama veya kusura bulma hapishanesinden çıkarmamız için bizi destekliyor ama bu destek bizi çıplak ve boşlukta hissettiriyor. Dolunay “Belki rol yapmadın, bir zamanlar o ortama, o arkadaş grubuna, o siyasi görüşe aittin ve şimdi değiştin. Belki rol yaptığının farkında bile değildin, değişince anladın. Belki de bile bile rol yaptın ama artık o rolün içine sığamıyorsun, fark etmez. Senaryon hangisi olursa olsun farkına vardıysan daha fazla farkındalığın üzerine düşünmene gerek yok, kendi kısır döngünle, iç güdülerinle vs. çalıştın şimdi seni aynı kısır döngüde tutan çevresel faktörlerden özgürleşme vakti” diyor. Arkadaş grubumuzdan da kopabiliriz, en sevdiğimiz film de değişebilir, savunduğumuz dünya görüşü artık bizim için bir şey ifade etmeyebilir. Bu dolunay uzun zamandır kopmak üzere olan bir şeyleri artık kopartıyor. Kendimizi eleştirdiğimiz şeyi isterken, sevmediğimiz şey bize iyi gelirken ve sevdiğimiz şeylerden tiksinirken bulabiliriz. Bugüne kadar oluşturduğumuz tüm bu şey gidince ne yapacağımızı bilmiyoruz (hayat da bilmiyor) ama geriye kalan sadece kendimiz olacağız ve yeni bir şeylere uyum sağlamaya veya eleştirmeye başlamadan kendimizi, canlı hissetmenin bizi götürdüğü yerleri, şeyleri, kişileri dinleyebilirsek o zaman kendimize, kendi zevklerimize göre etiketlerle takılacağız. Hepimize iyi dolunaylar!

Etiketler:

unsplash_mTwRfSal0aA.png
bottom of page