AY TUTULMASI
- Luna
- 5 May 2023
- 2 dakikada okunur
Yaratmak ve yok etmek dünyanın en tutkulu aşıkları, nefes nefese dans ediyorlar. Yok etme enerjisi yaratıcı enerji daha kolay içeri girsin diye boşluklar yaratıyor, o boşluklar ne kadar rahatsa yaratıcı enerji o kadar kolay akıyor, o boşluk hevesle, canlılıkla doluyor sonra o dolan enerjinin de ömrü bitiyor, üretimin zamanı geçiyor, üretilen şey büyüyüp bambaşka bir hale geliyor ve kendi kendini idare ediyor veya artık o heyecan kalmıyor, her ne olursa olsun, zihnimiz her zaman anlamlandıramasa da doğal olarak bir şeyler veya bir şeylerin içindeki bazı süreçler bitiyor ve yeni bir tutku için, yeni bir heyecan için, yeni bir acemilik için tekrar yok etme enerjisi devreye giriyor ve tekrar boşluklar yaratıyor. Bu her gün güneşin batmasından yemek yedikten sonra tuvalete gitmemize, yaptığımız makyajı silmemiz gerekmesinden oyuncaklarımızı kuzenimize vermemize kadar her şeyin hikayesi. Bu hem dramatik haliyle, hem biyolojik haliyle, hem büyük büyük olaylarda, hem günlük hayatımızda var olan gerçeğimiz, bu bizim yaşamımızın hikayesi. Bir doğum ile bir ölüm arasında her an yeniden canlanmanın ve her an yeniden ölmenin hikayesi.
Şimdi hayat yok edici tarafımızın içinde rahat etmemizi istiyor. Hayır hayır görünüre tutulmayalım, tabii atılacaklar varsa atalım ama mesele ne birinden ayrılmamız ne etrafı değiştirmemiz mesele bizim enerjimizin değişmesi, artık uzun zamandır bizimle olan düşünce kalıplarını ve bazı alışkanlıklarımızı bırakıyoruz. Hayat sadece zaten hissettiğimiz bu bırakışa izin vermemizi istiyor, bırakalım ve yenilenmiş halimize alan açalım, oluşan boşluklara hayat dolacak ama eğer tam hayat alıp götürürken eskiyi ucunu bırakmazsak hayat çekecek bir tarafa biz çekeceğiz bir tarafa ve kriz çıkacak sonra ay tutulması suçlu olacak 🤷🏻♀️ Sadece kendi eskimiş fikirlerimize tutunmayacağız ve yeninin henüz belli olmamışlığında duracağız. Giden eşyalar, insanlar vs. eski enerjimizle uyuşan ama yeni enerjimizde uyuşmayacaklarımız demek, birinin suçlu olması ve yaşananların pişmanlık olması gerekmiyor. Sadece hayat döngüsünü sürdürüyor. Tuvalete giden yemeği kabullenmezsek yeni yemek yiyemeyeceğimiz gibi, makyajımızı silmezsek yeni makyaj yapamayacağımız gibi veya yapmaya çalışırsak yüzümüzde krizimsi bir şey çıkacağı gibi, bazı şeyler bitiyor ki bazı şeyler başlıyor. Ne yeni eskisinden daha iyi ne eskisi kötü olduğu için bitiyor, sadece hayat devam ediyor ve bazı şeyler, kişiler, yerler vs. her yenilenmede bizimle beraber dönüşüyor, bazı şeyler bir gidiyor sonra mesela üç döngü sonra geri geliyor. Fark etmez, yaşam döngüsüne dahil olmak için bırakmamayı bırakalım. Acı çekmeyi değil acı çekmekten acı çekmeyi kapatalım. Sonuçta bu nefes nefese yaratma yok etme dansının mekanlarından biri de biziz ve arada çığlık atabiliriz. Öyleyse her bilgide, her harekette, her nefeste kendimizde derinleşmeyi kendimizle derin ve seksi bir bağ kurmak olarak görebilir miyiz? Kendimizi, kendi hikayemizi kendimize acıyarak değil kendimizi düzeltmeye çalışarak değil erotik bir merakla sürdürebilir miyiz? Hiçbir halimiz sıkıntı değil, hayat hiçbir halimizi dert etmiyor, tek sıkıntı bizim kabul etmediğimiz hallerimiz çünkü işte o kabul etmemede, o düzeltmeye çalışmada kendimizi kasıyoruz ve o kasılmaya, o direnmeye ne yok etme enerjisi ne var olma enerjisi girebiliyor, o halin içine hayat akamıyor o zaman da o sevmediğin halin, özelliğin vs. neyse ölemiyor, büyüyemiyor, diğer hallerinle birleşemiyor. Ay tutulması “Hissediyorum öyleyse varım” diyor. Her neyse saklamak istediğimiz, utandığımız, diğerlerine uyum sağlayamadığımız konu onu hissederek deneyimleyelim çünkü cevaplar deneyimin içinde, dönüşüm deneyimin içinde, hepimize iyi tutulmalar 🌝
